Alman ekonomisi, son yıllarda yaşanan krizlerle zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, yüksek enerji fiyatları, Çin rekabeti ve imalat sektöründeki kalıcı zayıflık büyümesini baskılıyor.
Ülke, jeopolitik çekişmelere ve ABD’den gelen baskılara karşı savunmasız. İş gücünün yaşlanması da ekonomiyi baskılıyor.
Enflasyona karşı artan faiz oranları yatırımları frenlerken, diğer ülkelerin Almanya’dan ithal ettiği malları üretebilmesi toparlanmayı zorlaştırıyor.
Yapısal sorunlar da ekonomiyi frenliyor. Bir zamanlar başarılı olan “Ucuz enerji ithal et, işle ve pahalıya ihraç et” modeli artık işe yaramıyor.
Covid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri ve Rusya-Ukrayna Savaşı, Alman ekonomisinin zayıflıklarını ortaya çıkarırken, ülke jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği ve demografik zorluklarla boğuşuyor. Almanya hala bürokrasi altında eziliyor.
Alman ekonomisi, durgunluk döneminin ardından yılın ilk çeyreğinde teknik resesyondan kıl payı kurtulmuştu. Ancak imalat sektöründeki zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.
Ekonomi, tedarik zinciri sorunlarının hafiflemesine rağmen, artan faizler, düşük güven ve yüksek enflasyon nedeniyle talepteki durgunluktan olumsuz etkileniyor.
Sanayide üretim mayısta bir önceki aya göre %2,5 gerileyerek son 2,5 yılın en kötü daralmasını kaydetti.
Almanya’nın ihracatı da mayısta aylık bazda %3,6 düştü. Uzmanlar, daha parçalanmış bir ekonomi ve Çin’in rakip bir ülke haline gelmesini ihracatı baskılayan faktörler olarak görüyor.
Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, “Piyasa duyarlılığı ve ekonomik göstergeler zayıfladı. Sanayide dış talep, iç toparlanmayı yalnızca kısmen telafi edebiliyor.” diyor.
Ifo İş Ortamı Güven Endeksi haziranda beklentilerin aksine azaldı. Ifo Başkanı Fuest, “Alman ekonomisi toparlanmakta zorlanıyor.” dedi.
ZEW Ekonomik Güven Endeksi, ECB’nin gelecekteki para politikasının netlik kazanmaması nedeniyle temmuzda 11 ay sonra ilk kez geriledi.
Inşaat ruhsatlarındaki düşüş de inşaat krizinin erken sona ermediğini gösteriyor.
Bundesbank, Alman ekonomisinin yavaş yavaş yükselişe geçtiğini öngörüyor.
Ancak toparlanmanın Bank’ın beklediğinden daha yavaş olması muhtemel. İstikrarlı iş gücü piyasası ve düşen enflasyon da mevcut.
Bundesbank’a göre, ECB’nin faiz artırımları yatırım ve inşaatı baskılıyor, yüksek enflasyon ise tüketimi olumsuz etkiliyor.
ABD ve İngiltere gibi diğer sanayileşmiş ülkeler enflasyon ve yüksek faiz oranlarıyla daha iyi başa çıkarken, Alman ekonomisi baskı altında kalmaya devam ediyor.
IMF, Almanya’da “oldukça durgun” büyümeye ilişkin tahminlerini değiştirmedi, büyüme beklentisini bu yıl %0,2, gelecek yıl %1,3 olarak korudu.
IMF, küresel ekonominin 2024’te %3,2 büyümesini bekliyor.
Alman hükümeti, ekonomiyi canlandırmayı amaçlayan “Büyüme Girişimi” adlı bir paket hazırladı.
Paket, rekabetçiliğin güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması ve yabancı vasıflı işçilerin çekilmesi gibi 49 önlem içeriyor.
Paketin 2025’te yarım puanlık ek büyüme sağlaması tahmin ediliyor.
Durgun ekonomi işsizliği artırıyor, haziranda işsiz sayısı 19 bin kişi arttı.
Mayısta %5,9 olan işsizlik oranı haziranda %6’ya yükseldi.
Enflasyon, zayıf talep ve artan maliyetler nedeniyle orta ve büyük ölçekli şirketlerin iflasları bu yılın ilk yarısında %41 arttı.
Almanya’da şirketler için izin almak uzun bir süre gerektiriyor, bu da bürokrasiyi önemli bir sorun haline getiriyor.
Hükümet içindeki anlaşmazlıklar da kararların alınmasını geciktirerek ekonomiyi olumsuz etkiliyor.
Almanya’nın Çin’e olan bağımlılığı, Çin’in Alman mallarına olan talebinin azalması riski taşıyor, bu da büyümeyi zorlaştırabilir.
Çin’in Alman ekonomisi için önemi hem satış hem de büyüme açısından büyük. Alman şirketleri, Çin’de en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor.
Ancak Çin’in borç seviyesi ve potansiyel bir kriz endişe uyandırıyor.
