Türkiye’ye son aylarda yüksek faiz nedeniyle yabancı sıcak para akışı hızlandı.
Financial Times’da yayınlanan bir analiz, fonların yüksek faizden etkilenerek Türkiye’ye yöneldiğini, ancak bunun ülkeyi ani piyasa değişimlerine karşı kırılgan bırakabileceğini belirtti.
‘Carry trade’ akışına işaret edilen haberde, TL’nin yılbaşından bu yana ABD dolarına karşı %18’lik getiriyle bu alanda Arjantin pesosunun ardından gelişen ülke para birimleri arasında ikinci sırada yer aldığı aktarıldı.
Türkiye’ye Ekim 2023’ten bu yana toplamda 24 milyar dolarlık carry trade amaçlı fon akışı ve TL tahvillere de son bir yılda 12,5 milyar dolarlık yabancı girişi olduğu belirtildi. TL tahvillerdeki yabancı payının bir senede %0,6’dan %6,7’ye yükseldiği ve Merkez Bankası’nın net dış varlıklarının -20 milyar dolardan +40 milyar dolara yükseldiği ifade edildi.
Analizde, Türkiye’ye girişlerin önemli bir kısmının “hızlı para” akışı şeklinde olduğu ve bu nedenle küresel veya yerel bir şok durumunda hızlı çıkış olabileceği uyarısına yer verildi.
İskoçya merkezli yatırım şirketi Abrdn’da gelişen ülke yerel tahvillerinden sorumlu Kieran Curtis, “Bu tür işlemlerde hızlı paranın payı artıyor ve bu kesinlikle onları tersine dönmeye daha yatkın hale getiriyor” dedi.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir Türk ekonomi yetkilisi, benzer görüşlere sahip olduğunu belirterek, yeniden moda olmanın olumsuz yanlarından birinin, dışsal bir şokun kararsız yatırımcıları ülke piyasalarından kaçırması olabileceğini söyledi.
Bir hedge fon yöneticisi, şu anda “Türkiye’yi sevdiğini” belirterek “Erdoğan enflasyonun kontrol altına alınması gerektiğini kabul ediyor. Türk tasarruf sahipleri dolara kaçtı ama şimdi geri dönüyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Başka bir hedge fon yöneticisi, girişlerin terse dönmesinden ziyade yerel tasarruf sahiplerinin TL’ye olan güvenini kaybetmesi ve tasarruflarını tekrar dövize kaydırması riskine odaklandığını söyledi.
TCMB rezervlerindeki artışın yabancı sıcak para çıkışına karşı koruma sağlayabileceğine işaret edilirken, emeklilik fonları gibi görece daha muhafazakar yatırımcıların Türkiye’ye büyük yatırım yapmaktan çekindiği aktarıldı.
FIM Partners’ın makro strateji şefi Charlie Robertson, Mehmet Şimşek’in doğrudan yatırımcıların ihtiyaç duyduğu öngörülebilirliği sunabileceğini, ancak bunun karşılığının ancak birkaç yıl içinde alınabileceğini dile getirdi.